İnsan formunu oluşturan ayrılmaz ikili; Madde ve mana, beden ve ruh.
Bütününe ‘enerji’ diyelim.
Hiçbir enerji yoktan var, var dan da yok olmadığına göre ‘bizim hikayemiz’ burada başlayıp burada bitiyor olmamalı değil mi?
Kalıtım biliminin babası Gregor Johann Mendel’in 1865 yılında bir türün özelliklerinin kalıtım yoluyla sonraki kuşaklara aktarıldığını bulmuş ve bu keşfi ile insan yolculuğuna büyük bir ışık tutmuştur. Kalıtım kuramının bütün canlılar için geçerliliği saptanarak, bugün kuram, biyolojinin temel ilkelerinden biri haline gelmiştir.
….
Temel ilke Kalıtım kuramını ruhsal ve zihinsel aktarımlar açısından inceleyene ve sistematik konstelasyon veya yaygın adı ile ‘Aile Dizimi’ çalışmalarını başlatan Bert Hellinger.
Güney Afrika’da Zulu kabilesi, şaman törenleri gözlemleri ile başladığı çalışmalar üzerine rastladığı; Eric Berne'in “Günaydın dediğinde söylediğin nedir?” konulu yazısı, Hellinger’in daha sonra kendi oluşturduğu “Aile Dizimleri” açısından önemli bir dönüm noktası oluşturmuştur.
Çalışmalarında çözüme gidebilmek için hikayeler, mitoslar, roman, çizgi roman ve filmler kullanan Berne, Hellinger'in öykücü yanının oluşmasında önemli bir rol oynamıştır.
Hellinger, Berne'in yaklaşımına kuşaktan kuşağa aktarım düşüncesini ekledi.
Bütün dünyada saygın bir yeri olan Bert Hellinger, günümüzün en çok yankı uyandıran terapistleri arasında yer almakta ve son yıllarda çalışmaları, klasik biçimlerin ötesinde Ruh-Zihin Hareketleri olarak adlandırdığı şeye dönüşmüştür.
…
Kuran-I Kerim. 18. süre, Kehf süresi,
DNA ve genetik tarihinin başlangıcı olan ve 1865 yılına işaret eden Kehf Suresi'nde, DNA (Dal-Nun-Elif) toplam 7 defa tekrarlanırken, RNA da (Arapça'da Ra-Nun-Elif harfleri) 7 defa tekrar etmektedir. Bildiğimiz gibi RNA molekülü de DNA gibi genetik yapıyı oluşturan diğer bir moleküldür. Bu nedenle DNA-RNA'nın özellikle bu surede eşit sayıda geçmesi, gerçekten bu moleküllere yüzyıllar önce Kuran'da işaret edildiğinin ayrı bir kanıtıdır.
65. Ayet’e bakalım; (18:65 – 1865)
Derken kullarımızdan bir kul buldular ki, biz ona katımızdan bir rahmet vermiş, kendisine tarafımızdan bir ilim öğretmiştik.(7) - (7) Âyette söz konusu edilen kul, çoğunluğun görüşüne göre Hızır (a.s.)'dır.
***
Yukarıdaki özet bilgiler ışığında; her soyun bir enerji alanı olduğunu, bu alanın morfogenetik alanda bulunduğunu ve soydaki tüm yaşanmışlıklarının ve deneyimlerinin bilgi olarak yer aldığı bu alandan yeni nesillere aktarım yapıldığını söylersem bana katılırsınız, değil mi?
Şüphesiz ki ilahi adalet bulunmakta ve soy içinde sağlanan denge ile kainat eşit ve dengeli bir biçimde varlığını sürdürmektedir. Ne demek istiyorum; atalarda olan göçler, savaşlar, hırsızlıklar, ani ölümler, cinayetler, kurbanlar, boşanmalar, aldatmalar vb. olayların etkileri sonraki nesillerde de kendisini gösterebilir.
Peki ‘Aile Dizimi’ uygulamasında ne yapıyoruz?
Atalarımızdan gelen, mensubu olduğumuz soydan aldığımız, sebebi bizzat ürettiğimiz bir duygu, düşünce ve eyleme ait olamayan fakat varlıklarından sebep; iş, aile, sosyal hayat vb. konularda hak ettiğimiz tatmin,mutluluk ve huzur düzeyini yaşayamamıza engel olan yükleri keşfetmek, yüzleşmek ve son olarakta bu yüklerdenarınıp, temizlenerek yaşama özgürce devam edilemsinin zeminini hazırlıyoruz.
Kimler uygulamaya katılabilir?
18 yaşından büyük olanlar
Yaşamında bitmeyen kısırdöngüler hissedenler
Bir sebebi yok ike duygusal eksiklik ile karşı karşıya kalanlar,
Sebepsiz öfkeli ve hırçın olanlar,
İlişki kuramayanlar veya uzun süre devam edemeyenler
Kimler sonuca ulaşır?
Gerçekten isteyenler,
İnananlar; inançla gelenler, önce KENDİNE İNANCI OLANLAR,
Kendine dürüst davranmaya hazır olanlar,
Gerçekle yüzleşme cesareti olanlar,
Ve yüzleştikleri gerçeği kabul edip yeni bir yol için eylem üretebilenler.
Comentarios